26 Eylül 2014 Cuma



Bazen  göğsümde deli gibi kanatlarını çırpan,gitmek için deliren bir kuş hissediyorum. Kalp atışlarımın düzeni bozuluyor,nabzım hızlanıyor,nefesimi toparlayamıyorum . Kelebeklerin midemde gezindiklerini hissediyor , tatlı mı tatlı bir karın ağrısına yakalanıyorum. Hayali böyle güzelse gerçeği nasıldır kim bilir? diyorum içimden .  Bütün umutsuzluğumun bir bulut gibi dağıldığını görüyorum. Her şeyi unutup ,gerçekleri hatırladığımda yüzüme inecek okkalı bir tokata kadar onu düşünyorum. Yanımda..Yakınımda..Üstelik gözleri benim ona baktığım gibi bakıyor,benim ona güldüğüm gibi gülüyor..Bir hayal ki sorma,beni bu dünyadan alıp götürüyor..

Sonra..Okyanuslar kadar derin,dünya kadar büyük bir umutsuzluğun koynuna düşmüş gibi hissediyorum. Çırpınsam belki kurtulma şansım olur,ama ne kollarım da derman var ne de ayaklarımda. Tonlarca yükün altında kalmışım ,başımı bile kaldıramıyorum o koynuna düştüğüm büyük umutsuzluğun. Sanki kocaman bir bıçakla sırtımı boydan boya deşmişler,öyle bir acı. Sanki başımdan kazanlarla sıcak sular dökmüşler,öyle bir sızı..
Nefes almak da zor burada . Göğüs kafesime oturan bir şey var gibi, her hamlemde çöküyor boğazıma . Tat vermiyor , huzur vermiyor. Labirentte dolanıp duruyorum ama yok,bir kaçış noktası bulamıyorum. Nefes almama yardım edecek gökyüzünü göremiyorum . Hayaller ve gerçekler arasında, araftayım .  Önceleri huzura erdirip gülümseten hayaller ,artık acıtır oldu. Aklıma geldikleri her saniyede kalbim cam kırıkları üzerinde yürüyor olur;kana karışır , revan olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder