25 Eylül 2012 Salı

  15.06.2012

    Kendimi bildim bileli hiç 'Babalar Günü' heyecanı yaşamadım.10 yaşına kadar baba vardı,hediye alacak hürriyetim yoktu.10 yaşından sonra kendimi bildim,hürriyetime kavuştum ama babam yoktu.
   Yıllar geldi geçti,geldi geçti..Kimi gün babam hiç aklıma gelmemiştir,kimi gün de hiç aklımdan çıkmamıştır.Bu geçen zaman da yılın belli bir kaç günü hep buruk gezdim.
Bunlardan biri doğum günü olan 31 Mayıs,diğeri etrafımdakilerin merakla beklediği Babalar Günü..Hala taze olan nefret,kin,üzüntü,o aldatılmışlık hissi bir yana bazen de çevremde babalarına hediyeler seçmeye günler öncesinden başlayan arkadaşlarıma özenip hediye almak istedim.Çıkayım,onun heybetli gövdesine yakışacak bir
gömlek alayım dedim..Ya da yazın rahatça giyebileceği bir tshirt..Veya baba kokusu denen şeyi örtmeden kokusuna daha da güzellik katacak bir parfüm..Olmadı,ben hiç bir zaman babam olacak adama hediye alamadım.Ama üzerinde düşündükçe asıl üzüntü duyduğum noktanın tam olarak bu olmadığına karar verdim.Bana en çok koyanı da en çok üzeni de hediyeler bakmaya değmeyecek bir babamın olmasıydı aslında..

   Evden gittiği geceye kadar her gece babasının koynunda uykuya dalan küçük kız büyüdü göründü ama büyümedi..Yaşı ne olursa olsun ister 1,ister 40 olsun her hemcinsimi kıskandım babalarıyla olan münasebetlerinde.Bu çevremde olan biri de oldu,hiç tanımadığım ama dışarıdan bakınca baba-kız olduklarını anladıklarımda da.Okul hayatım boyunca pek çok arkadaşım oldu.Aralarında babalarıyla o kutsal baba-kız aşkı yaşayanına az da olsa rastladım ve onları çok kıskandım.Çok imredim belki de içler geçirdim.Yanımda babalarıyla yaptıkları telefon görüşmelerine hep kulak kesildim.Bazen hikayemi bildikleri halde yanlışlıkla ağızlarındna kaçırdılar 'Babalar gününde ne alıyosunuz?' diye..Sonra da gelen o mahcup 'Ahh pardon..'lar..Hiç bozuntuya vermez,ayarımı aşağ etmezdim.Benim öyle bir derdim yok tatlım deyip,umursamaz
gülümsememi takınırdım.Ama gece yatana kadar hep aklımda o soru yankılanır,cevabını bulmaya çalışırdım.Bu da benim kaderim,alınyazım,yaratanımın bana yazdığı derdim.Öyle umursamaz gülümsememle etrafa bakarken bunu tekrarladım içimden.Yaratanının sana yazdığı yazı bu,isyan etme..
 
    Bir de tesellilerim vardı.Çevremde davulun sesinin uzaktan hoş geldiği kişilerin söylediklerinden olanından.Belki de ben acımasız düşünüyorum,gerçekten teselli etmekti amaçları,bilemiyorum.Defalarca bir sen değilsin babasız olan Gözde dedim.Beterin beteri var,hiç baba kokusu bilmeyenler var dedim.Ama içimden kocaman
hass.. çektim.Benim canımın acısı dindirmiyor bunlar arkadaşım! Tamam bunları düşünürsün,üzülürsün ama herkes kendi içinin yangınını,kendi yaşadıklarını bilir. O zaman annesi ölen ağlamasın,yırtmasın kendini boşuna çünkü herkesin annesi ölüyor,tek değil ki..
 
  Neyse konumuzdan çok uzaklaştık.Sonuç olarak iki gün sonra yine yılın buruk geçirdiğim günlerinden birini geçireceğim.Babalar gününü de atlattıktan sonra rahatlayacağım çünkü doğum günü geçti.31 Mayısı da buruk atlattıktan sonra pazar günü geçiyor ve yıl boyunca rahatlıyoruz!! Bu da sanki babasını,pardon babasızlığını yılda sadece 2 güncük hatırlıyormuşum gibi umursamaz tavrım! Anca kendimi kandırırım biliyorum.Hayır,kendimi de kandıramıyorum! Ben son nefesimi verene kadar taşıyacağım burukluğuma biraz daha alışmaya,züğürt tesellilerime yenilerini eklemeye gidiyorum..
   Yüzyıllardır sorulan 'Aşk mı?Para mı?' sorusuna ben düşünmeden aşk derdim.İki çift gözün arasında aşk varsa diğer bütün problemlerin bir şekilde
aşılacağını,tüm sorunların sinek kadar kalacağını düşünürdüm.Birbirine bakan iki kalp arasındaki çakan şimşeklere kim dayanabilirdiki? Huzur bulunan bir omuz,
baktıkça insanın yaşamına şükretmesine sebep olan gözler olmasaydı cepte olunan paranın ne önemi olurdu.İşte ben böyle düşüne düşüne büyüdüm ve gerçeklerin
dünyasına uzaktan uzaktan bakmaya başladım.
    Diyelim ki çok seviyoruz,aşkten geberiyoruz ve mutlu sonumuza ulaşıp evleniyoruz.Hepimizin muradıdır bu.Kim daha ne ister allahından değil mi? Tek sorun
var o da aşkından deliye döndüğün adamın normal standartında altında kalacak olan maaşı.Ailen dedi dinlemedin,en yakın arkadaşın dedi kulaklarını kapattın.Evlendin 3
ay geçti ve sen gerçekleri idraka başladın.Çünkü ihtiyaçlarını,kalbinden taşan aşkın karşılayamıyor.Evet,sevdiğinin aşkından zerre süphen yok ama çevrendekiler rahatça
giyinirken sen zorlana zorlana giyinmeye,yaşamaya başladın.Bir süre sonra insanı hayattan bezdiren,yüzüne de yansıyan bir durum bu.Senin enerjin düştükçe seni bu
hayata mahkum etmiş durumunda kalan adam da mutsuz olacak.Hayat gayeleri için debelenirken deli gibi çarpışan gözleriniz usulca duracak,elleriniz ayrılacak.Olan da
bir zamanlar büyüklüğünden korkulan aşkınıza olacak.
    Diğer seçenek para.İsmini söylerken bile insanın gözleri büyüyor canına yandığımın.Her kapıyı açar derler ama kalbin kapısını bakalım açabilir mi? Ailenin de,
çevrenin de takdirini gören paralı az da tipli biriyle evlendin diyelim.Ama arada lisedeki aşkının yanından geçemeyecek,geçmeyi bırak yanına yaklaşamayacak derecede aşk
yok.Günümüz deyimiyle mantık evliliği yapıyorsun.Nişanın,düğünün,balayı tatilin oldukça hoş oldu,çevrelerde de konuşuldu.Paran pulun yerinde,istediklerini düşünmeden
alıyorsun ama akşam yanına uzanıverdiğin adamın ilgisini alamıyorsun parayla.Çarpışan kalpler,konuşmadan anlaşan ve her baktığında birbirine parlayan gözler yok.Adamın
bir kötülüğünü görmesen de en yakın arkadaşının veya kızkardeşinin deli gibi aşık eşleriyle ilişkilerine baktıkça yalnızlaşıyorsun.İşte burada çözülmeyi bekleyen düğüm
kördüğüm oluyor..
    İş içinden çıkılmaz bir hal alıyor böyle düşüncelere dalınca.Yok mu bunun şöyle hem aşık hem de hali vakti yerinde olanından yahu? Var,olmaz mı? İşte öyle
eşlere sahip bayanlar kaçının benden,nazardan çatlatırım evliliğinizi.Deli gibi kıskanırım,gözüm değer.Dünyanın en şanslı insanları siizi.. Öylesi benim gibi bahtsız bedeviyi
kesinlikle bulmaz da züğürt gibi çenemi yorup 2 kelime dua edeyim.Aşkından da,parasından da ,sağlığından da,huzurundan da çokça alayım Allahım.Tamam çok olmaz azar azar
da olur ama hepsinden ver allahım hepsindeen.Dinimize AMİN.

23 Eylül 2012 Pazar

   Her gece bir insanın hayaliyle uyumak..Uuzun zamandır birini bu kadar düşünmemiştim.Bir merhabam bile olmadığı halde nefesini,sıcaklığını hissetmek..İmkansızlığını bile bile hayallerini kurarak mutlu bir uykuya dalmak..Rüyalarda,normalde nadir olan tebessümlerini görmek ve sabah uyandığında hepsinin rüya olduğunu anlayıp kafanaı tam yanındaki duvarlara vurmak... İşte böyle bir pazar sabahından Günaydın

11 Eylül 2012 Salı

      Heycanıyla yanıp tutuştuğum sığınağımıza gittim de geldim bile.Oradayken aklım İstanbul'da oluyor,buradayken orada.Arada nasıl gidip geliyorum nasıl bocalıyorum bir bilseniz..
      Sığınağımızın bu sene; önce bayram dolayısıyla kalabalığını,eğlencesini tattım sonra da  insanların çekilmesiyle oluşan sessizliğini huzurunu.. Kimi zaman katıla katıla kahkalar attım kimi zaman için için yorganı başıma çekip ağladım.Darlandığım zaman derin derin nefes aldım,hüzünlendiğimde akarsuyun sesini dinledim.Heycanlandım karnıma ağrılar girdi,utandım yanaklarım al al oldu.Her sene olduğu gibi bu sene de biraz daha büyüdüm.Yine bir şeyler öğrendim,her geçen zaman olduğu gibi.Biraz daha olgunlaştım ya da hiç bir zaman büyümedim.İyisiyle kötüsüyle zaman zaman ağlayarak zaman zaman da gülerek seneler sonra okuyacağım notlarım arasına bir çok şey kazandırdım.
      Oralarda kavak ağacının bolluğundan olacak başımda da kavak yelleri esti esti durdu,kalbimi üşüttü..Kalbim başka attı,şarkılar daha da anlamlandı bir anda.Gözlerim yollarda da kaldı,bütün gün aradığının karşısında olmasıyla bayramlar da etti.O sigarasını yakarken ben de yandım,içine çekerken ben de bittim.Ben  bir imkansıza takıldım,bir olmaza bağlandım.Kara kaşlarının,kara gözlerinin benimkilerle bir araya gelmesinin zorluğunu,imkansızlığını düşündükçe içimi kararttım.Bunun hiç bir şey ifade etmiyeceğini bidiğimden hayallerimde,aklımın bir köşesinde bıraktım onu.Bu yazdan güzel bir hatıra olarak,kalbimi hızla attırdığı güzel anlarda kalacak.Doğru yolunu bulması,onu dibe iten her şeyden kurtulması ümidiyle.